Oylat

Bizans İmparatorluğu zamanında İnegöl civarına hakim olan Tekfur’un sevgili bir kızı vardır.

Günün birinde bu kızcağız hastalanır, yatağa düşer. Zamanın hekimleri Tekfur’un kızının derdine çare bulamazlar. Hastalık çok uzun sürer. Tekfur kızının ızdırabına tahammül edemez. Kızının gözü önünde eriyip gitmesine dayanamayan Tekfur, kızını o zaman için adsız olan bu ılıcaya gönderir. Kızı buraya getirirler, kendisinin son günlerini yaşadığına inanarak, öl-yat diyip bırakırlar.

Çaresiz bir derdi olduğuna inanılan Tekfur’un kızı, her gün bu sularla yıkana yıkana gün geçtikçe iyileşir ve kısa zamanda eski sıhhat ve neşesine kavuşarak babasının sarayına döner. O gündür bu gündür Öl-yat kaplıcası civar halkı tarafından bir şifa kaynağı olarak tanınır ve kullanılır. Bu şifalı su yine o sudur, fakat zaman Öl-yat’ı Oylat yapmıştır.

Doğal tedavi merkezi Oylat Kaplıcaları, suyunun özellikleri sayesinde bir çok hastalıkla doğal yolla savaşma ve şifa kaynağı olma imkanı sağlamaktadır. Oylat Kaplıcalarının şifalı suyu, Tarihi Eski Hamımın içindeki meşhur aslanağzının 2 metre altından hiçbir dış müdahale gerekmeksizin doğallığını koruyarak kaynamaktadır. Kaplıca suyu kaynağında 40.5 derece olup, aslanağzından çıkışı ise 38 derecedir. Kaplıca suyu içerisinden kükürt içermeyen ve içilebilir özelliğe sahiptir. İnsan vücudunun sıcaklığı ile müthiş uyumu sayesinde ısıtma ve soğutma işlemlerine gereksinim duyulmaması, suyun etki özelliğini arttırmaktadır. Misafirlerimizin hizmetine sunulan Kaplıca bölümü bay ve bayan ayrı olarak; ortada yüzme havuzu yanlarda kurnalar ve aslanağzından oluşmaktadır.